DUYGU İKLİMİ
HOŞGELDİNİZ.

FORUMUN TAMAMINI GÖREBİLMEK İÇİN
ÜYE OLMALISINIZ.

ÜYE İSENİZ,
GİRİŞ YAPMALISINIZ.
DUYGU İKLİMİ
HOŞGELDİNİZ.

FORUMUN TAMAMINI GÖREBİLMEK İÇİN
ÜYE OLMALISINIZ.

ÜYE İSENİZ,
GİRİŞ YAPMALISINIZ.
DUYGU İKLİMİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
Radyo AlestaAnasayfaLatest images.Kayıt OlGiriş yap
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Zaman
En son konular
» Hoşgeldin MırMır Sultan
Han Duvarları Icon_minitime1Cuma 11 Ocak 2013 - 15:30 tarafından Alpago

» Kendine İyi Bak - Ahmet Kaya
Han Duvarları Icon_minitime1Perş. 10 Ocak 2013 - 21:24 tarafından Alpago

» O Güzelim Yıllar
Han Duvarları Icon_minitime1Salı 1 Ocak 2013 - 16:22 tarafından Alpago

» Hasretim Sana
Han Duvarları Icon_minitime1Cuma 7 Ara. 2012 - 12:37 tarafından Alpago

» Mutlu Yıllar İpek
Han Duvarları Icon_minitime1Perş. 29 Kas. 2012 - 11:59 tarafından Alpago

» İpek'im Ve Ben
Han Duvarları Icon_minitime1Paz 25 Kas. 2012 - 11:32 tarafından Alpago

» Hatasız Kul Olmaz - Tarkan
Han Duvarları Icon_minitime1Ptsi 8 Ekim 2012 - 12:19 tarafından Alpago

» Ben o zaman Ölürüm - Kutsi
Han Duvarları Icon_minitime1Ptsi 8 Ekim 2012 - 12:10 tarafından Alpago

» 2012 İzmir Enternasyonal Fuarı
Han Duvarları Icon_minitime1Salı 2 Ekim 2012 - 9:07 tarafından Alpago

» Haydi Milletim
Han Duvarları Icon_minitime1Paz 30 Eyl. 2012 - 18:01 tarafından Alpago

» Yine Severim Seni
Han Duvarları Icon_minitime1Salı 18 Eyl. 2012 - 7:03 tarafından Alpago

» Hüzün
Han Duvarları Icon_minitime1Salı 18 Eyl. 2012 - 6:56 tarafından Alpago

» Annesin Sen
Han Duvarları Icon_minitime1Paz 13 Mayıs 2012 - 12:02 tarafından Alpago

» 2011 İzmir Enternasyonal Fuarı Görüntüleri
Han Duvarları Icon_minitime1Ptsi 12 Eyl. 2011 - 9:57 tarafından Alpago

» Kıyı Dalgaları
Han Duvarları Icon_minitime1Paz 4 Eyl. 2011 - 12:34 tarafından Alpago

En bakılan konular
Basketbolda Şut Tekniği ve Çeşitleri
Alp Dağları'ndan Manzaralar
Basketbolda Temel Duruş
Basketbolda Top Tutma
Seni Arıyorum
Basketbolda Top Sürme (Dribbling)
Basketbolda Ayak Çalışmaları
Tek Kadın Tabloları
Yağmur Gifleri
Basketbolda Pas
En aktif konular
Sevil'in Doğum Günü
Ormanın Sesi
Doğum Gününde Sana Hasretim
Kelebek
Mutlu Yıllar Alpago
Ben Poyraz
Issız Adam
Arkadaş Ve Dost Arasındaki Farklar
En çok konu başlayanlar
Alpago
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
İklim
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
Poyraz
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
En iyi yollayıcılar
Alpago (398)
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
İklim (11)
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
Moon16 (5)
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
Poyraz (1)
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
Sevil (1)
Han Duvarları EmptyHan Duvarları Voting_bar2Han Duvarları Empty 
Haftanın en aktif yollayıcıları
No user
Ayın en aktif yollayıcıları
No user
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 29 kişi Çarş. 1 Mart 2023 - 23:50 tarihinde online oldu.
Forumda Bulunanlar
IP Adres
IP address
Anahtar-kelime
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Pop up my Cbox

 

 Han Duvarları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Alpago
******
******
Alpago


Doğum tarihi : 22/03/57
Yaş : 67

Han Duvarları Empty
MesajKonu: Han Duvarları   Han Duvarları Icon_minitime1Cuma 2 Tem. 2010 - 8:48

HAN DUVARLARI

-Osmanzade Hamdi Bey'e-

Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...

Ellerim takılırken rüzgârların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına.
Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!
Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.
Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.

Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.
Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.
Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler...
Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...

Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

"On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben"

Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi...
Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!
Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
Araya gitti diye içlenme baharına,
Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!...

Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.
Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
İki dağ ortasında boğulan bir geçide.
Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:
Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla,
Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,
Burada son fırtına son dalı kırıyordu...
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,
Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
Gönlümde can verirken köye varmak emeli
Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!"
Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
Biz menzile vararak atları çektik hana.

Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.
Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,
Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;

"Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben"

Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..

Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
"Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:
"Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"

Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.

Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..


Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://duyguiklimi.yetkin-forum.com
 
Han Duvarları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DUYGU İKLİMİ :: DUYGULARIN KALEMİ :: ŞİİRLER :: Şairlerden Şiirler :: Faruk Nafiz Çamlıbel-
Buraya geçin: